Teknoloji ve sosyal medya geliştikçe günlük sıkıntılarımızda aynı paralellikte şekil değiştiriyor.Artık en çok rastlanan günlük sıkıntıların başında sosyal medya hesaplarımızın hacklenmesi ve ya şifresini unutmamız geliyormuş, bilirkişiler öyle söylüyor.
Tabi emniyette yeni nesil şikayetlerimize yardimci olabilmek adına bilişim suçları bölümünü iyice kuvvetlendirdi ve deyim yerindeyse kuş uçurtmuyor.Özellikle çok takipçili hesapları hackleyerek sahibine geri satmaya çalışan ve ya kötü amaçlar için kullanan çeteler bir bir çökertiliyor.Bilişim suçlarının en çok şikayet aldığı bir başka konu ise siber zorbalar.
SİBER ZORBALIK
Sosyal medyanın ilk hayatımıza girdiği andan itibaren hayatlarımızı daha açık yaşamaya başladık ve “zevkler ve renkler tartışılmaz!” lafının ne kadar doğru olduğunu ben bu şekilde anladım.Örneğin çok beğenerek giydiğim bir kıyafetin fotoğrafını paylaştığımda beğenen kadar hiç beğenmeyen olduğunuda gördüm.İlk başlarda olumsuz eleştirilere üzülürken şimdi hak veriyorum.(tabi eleştiri sınırını bilenlere bu sözüm) Şimdi birde başımıza siber zorbalar çıktı.Bu kişiler özellikle bel altı yaptıkları,kin kusan yorumlarıyla zorbalıklarını gösteriyor.İnsanların özel hayatlarındaki seçimlerine ve fiziksel özelliklerine atıp tutmak en büyük hobileri.Öyle kinci ve bitip tükenmeyen bir nefretleri varki bir çok ünlüyü sosyal medyadan soğutup kovaladılar.Şimdi bilişim suçları en çok hakaret içerikli yorum atan siber zorbaları birde farklı kişiler adına açılmış sahte hesapların peşinde ve birer birer adreslerinden bulup emniyete alıyorlar.O yüzden eleştirilerimizin dozunu ayarlamak lazım at koşturur gibi sosyal medyada ona buna lanet yağdırmamak lazım.
KOPYACI BUTiKLER
Bir başka sosyal medya derdi ise tasarımcılara ait.Son zamanlarda başarılı hangi tasarımcı arkadaşım ile konuşsam aynı dertten müzdarip.Çalınan ve kopyalanan tasarımlar.Bir kaç ay önce sevdiğim tasarımcı bir arkadaşımın tasarladığı özel bir elbiseyi giyip sayfamda paylaşmıştım.Geçen gün keşfet bölümünde karşıma kendi fotoğrafım çıktı. “X butik” hesabında kendi ürünüymüş gibi benim fotoğrafımı kullanarak elbiseyi teşir etmiş.Gerçek fiyatının 10’da 1 fiyatına satılıyor hemde.Hemen arkadaşımı aradım meğerse bu ilk defa olmuyormuş.Güneşli’de bir toptancı ünlü tasarımcıların modellerini alıp derme çatma bir benzerini hazırlayıp butiklere dağıtıyor ve tasarımların yanında gerçek görselleride butik sayfalarıyla paylaşıyor onlarda aynı fotoğraflarla satışa başlıyor.Tasarımcı arkadaşım ile üşenmedik ve sipariş verdik.Gelen elbiseye inanamadık.Kalitesiz bir kumaş,yamuk yumuk dikişler…”Görseldeki elbiseden çok faklı bu” diyerek satın aldığımı butiğe telefon açtık.Gelen cevap aynen şu şekilde “Bu paraya daha iyisini beklemiyordunuz herhalde?” Şoka girdim.Birde pişkinler ki sormayın! Yaptıklarının suç olduğunu ve insanları kandırmaktan başka birşey olmadığını söylediğimizde aldığımız cevap ise “elinizden geleni ardınıza koymayın!”oldu.Bir çok tasarımcı bu butikler hakkında gereken suç duyurusunda bulunmuş zaten umarım yakın zamanda gereken yapılır ve sosyal medya insanları kandırmak için kullanılmaz.
HAVASINDAN GEÇİLMEYEN YOUTUBER’LAR
Youtube tamamen bir meslek dalı yaratarak artık “Necisin? Ne yaparsın?” Sorusuna “Youtuber’ım” diye yanıt almamızı sağladı.Bir çok gizli yetenek ile tanıştık,hiç bilmediğimiz tanımadığımız isimlerle gurur duyduk,hem tebrik hem takip ettik.Sonuçta milyonları etkilemek özellikle sürekli değişen trendler içinde uzun süre genç kitleye hitab edebilmek mühim bir durum bunu kabul etmek lazım.Şimdi bu başarılı Youtuber arkadaşlar haliyle youtube ekranından çıkarak başka alanlarda da hayatımıza girmeye başladı.Senelerdir ünlü olmak için ya şarkıcı ya oyuncu olucan algısını yetenekleriyle kırıp attılar.Davetlere katılıp,markaların reklam yüzü oluyorlar ve ciddi paralar kazanıyorlar.Buraya kadar herşey çok güzel.Kulağıma çalınan şu ki bazı youtuberlar yakaladıkları bu başarı ve şöhret ile insanlara havadan bakabileceklerini düşünüyorlarmış.Bir marka sahibi arkadaşım bu youtuber gençlerden birine beraber çalışmak için bir teklifle gitmiş aldığı cevap ise “Sizin paranız bana yetmez!” olmuş.Bir tanesi ilede ben biraraya geldiğimde kızcağızın soyadını unutuvermiştim.Aman Allah’ım zannedersiniz 40 senelik Ajda Pekkan’ın soyadını unuttum kızın bir bozuluşu var, sen ne hadle benim soyadımı unutursun diye bir bakışı var! Bu neyin egosu arkadaş!
Yorum Yok